-UZAKTAN ÇALIŞMA HALİNDE İŞ KAZASI NEDENİYE HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUK

 

Covid-19 salgını ile “iş dünyasında” hayatımızda en büyük değişikliği yapan uygulamanın “Uzaktan Çalışma” kavramı olduğunu ve Uzaktan Çalışma esaslarını önceki yazımızda belirtmiş idik. (bkz: https://www.eralp.av.tr/uzaktan-calismanin-hukuki-boyutu/ ) Her ne kadar uzaktan çalışma uygulaması sona ermiş gibi görünse de vaka sayılarının “tekrar” hızlı yükselişi ve bazı şirket/departmanların söz konusu uygulamadan verim alması nedeniyle hayatımızda kalıcı olabileceği öngörülmektedir. 

 

4857 sayılı İş Kanunu ve Uzaktan Çalışma Yönetmeliği sistem hakkında detaylı bilgi verse de uzaktan çalışma esnasında meydana gelen iş kazaları konusunda ciddi bir boşluk bulunmaktadır. Uzaktan çalışma esnasında yaşanan iş kazalarının değerlendirilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanması kaçınılmazdır. Bu nedenle de uzaktan çalışma halinde iş kazalarını ele almak ciddi bir gereklilik olmuştur. 

 

Öncelikle iş ve hizmet sözleşmesinin kanunlarımızda yer alan tanımlarını ele alalım. 

 

  • 4857 Sayılı İş Kanunu 8. maddesinde “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” 
  • 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 3. maddesinde ise “Hizmet akdi: 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini” göstermektedir. 
  • 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 393. maddesi ise “Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.” 
  • 6098 sayılı Borçlar Kanunu 394. maddesinde de “Hizmet sözleşmesi, kanunda aksine bir hüküm olmadıkça özel bir şekle bağlı değildir. Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş sayılır.”

 

denmektedir. 

 

Yukarıda yer alan tanımlamaların yanı sıra 4857 sayılı iş kanunu 2. maddesinde de belirtildiği gibi, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye de iş ilişkisi denir. 

 

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu madde 4/1-a’ya göre de  Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılır.

  • Uzaktan Çalışmada İş Yerinin Tanımı –

 

İş sözleşmesi, işçi ve işveren tanımlarının yanı sıra İşyeri kavramının tanımı da kanunumuzda açıkça yapılmıştır. Buna göre; İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.

 

4857 sayılı İş Kanunu 14. maddesi 1. fıkrasına göre; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisi uzaktan çalışma adını almaktadır. Madde metninde de açıkça ifade edildiği üzere işçinin iş görme edimini evinde ya da işyeri dışında yerine getirmesi denilmek suretiyle uzaktan çalışma esasına göre işyerinin tanımı yapılmıştır. İşyerinin neresi olduğuna dair taraflar arasında herhangi bir husumet yaşanmaması adına, uzaktan çalışma iş sözleşmesi veya ek protokolüne işçinin iş edimini nerede yerine getireceğinin kısacası işyerinin neresi olacağının açıkça yazılması en net çözüm olacaktır. 

 

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13. maddesinde “İş kazası; Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.”

 

İş kazasının ana hatlarını çizen işbu maddede aslında işyeri tanımı da uzaktan çalışma olsun veya olmasın tam olarak yapılmaktadır. işyeri dışında nerelerin işyeri, işyeri eki veya eklentisi sayılacağı belirtilmiştir. 

  • İş Kazası Halinde İşverenin Sorumluluğu –

 

İşçiyi bedenen yada ruhen engelli hale getiren olayın yani iş kazasının nerede gerçekleştiği kadar önemli olan bir diğer husus da “yürütmekte olduğu iş nedeniyle” ibaresidir. Yani gerçekleşen kaza ile yürütülmekte olan iş arasındaki illiyet bağıdır. Biraz daha açmak gerekirse kaza ile yapılan iş arasındaki illiyet bağıdır. İlliyet bağı ise hukuki sonuç ile sonucu ortaya çıkaran olgular arasındaki bağdır. Söz konusu kaza ile yapılan iş arasında bağ olması kazanın iş kazası sayılması için olmazsa olmaz bir unsurdur. Yoksa uzaktan çalışma halinde meydana gelen kazanın iş kazası olup olmadığının tespiti oldukça sıkıntılı olabilecektir. 

 

İlliyet bağı olduğunun kabul edildiği durumlarda da işverenin sorumluluğu cihetine gidilebilmesi için işverenin kanunen üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği, uzaktan çalışma nedeniyle işverenin çalışanı denetleme imkanının bulunup bulunmadığı veya işçinin kusur oranına göre tazminat sorumluluğu değişecektir.  Aşağıda kanunlarımızda iş sağlığı ve güvenliğine dair işverenlere düşen yükümlülüklerden bahsedilmektedir. 

 

6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu 4. maddesinde işverenin genel yükümlülükleri düzenlenmiştir. Buna göre; “İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.” Söz konusu kanunun devamı maddelerinde de işverenin alması gereken tedbirler ve uyması gereken yükümlülükler sıralanmıştır. 

 

Aynı kanunun 19. maddesinde de çalışanların yükümlülükleri düzenlenmiştir.  “Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. (2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır: a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. 11657 b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.” çalışanlara düşen başlıca yükümlülüklerdir.  

 

6098 sayılı Borçlar Kanunu 417. maddesi de işveren ve işçilerin üzerine düşen yükümlülükler ayrıca belirtmiştir. Buna göre; İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. 

 

4857 sayılı İş Kanunu ise uzaktan çalışma başlıklı 14. maddesinde de İşverenin alması gereken tedbirler ayrıca belirtilmiştir.  İşveren, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür. Ancak uzaktan çalışma halinde işveren açısından zor olan husus işverenin aldığı tedbirlere, verdiği eğitimlere çalışanın uyup uymadığının denetlenmesidir. 

 

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere işverenlerin tazminat sorumluluğunun belirlenebilmesi için 6098 sayılı borçlar kanunu 52. madde işverenin tazminat sorumluluğunda artırım ya da indirim sebeplerine değinmektedir. Madde metninde “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.”

 

Buna göre eğer işveren üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ispatlar ise tazminattan kurtulabilir. 

 

Uygulamada işçinin korunması ilkesi gereği meydana gelen kazanın iş kazası olup olmadığının ispat yükü işverendedir. İşveren gerekli tedbirleri aldığını, kazada kusurunun bulunup bulunmadığını ispatlamalıdır. 

 

Günümüz pandemi koşullarında, Covid-19 virüsü kapmanın SGK tarafından iş kazası sayılmadığı, normal hastalık olarak kabul edildiği net olarak bilinmektedir. (Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 07.05.2020 Tarih 2020/12 Sayılı Genelgesi) Her ne kadar Yargıtay tarafından Covid-19’un iş kazası sayılacağına dair emsal bir kararı olmasa da Yargıtay’ın daha önceden salgın hastalıkla ilgili vermiş olduğu bir kararı bu konuda emsal teşkil edebilecek olup illiyet bağı varsa iş kazası sayılabilecektir. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 15.04.2020 Tarih, 2018/5018 Esas, 2019/2931 Numaralı Kararı) Somut olayın şartlarına göre Covid-19 iş kazası sayılsa dahi işverenin sorumluluğuna gidilebilmesi için yukarıda sayılan hususlar ayrıca incelenecektir. 

 

Uzaktan çalışma halinde işverenin çalışana temin ettiği ekipmanlarda bir sorun çıkması halinde yanma, elektrik kaçağı sonucu elektrik çarpması, herhangi bir zarar görmesi iş kazası sayılmaktadır. Ancak yukarıda da değindiğimiz üzere işverenin sorumluluğu, kusuruna veya yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği gibi hususlara göre değişkenlik gösterebilecektir. Ancak çalışanın yaptığı iş ile illiyet bağı kurulamayacak; örneğin evde veya iş görme edimini gerçekleştirdiği yerde tamirat, tadilat, temizlik gibi işleri yaparken meydana gelen kazalar iş kazası sayılmayacak ve işverenin sorumluluğuna gidilemeyecektir. 

  • Sonuç Olarak; 

 

Uzaktan çalışma esnasında meydana gelecek iş kazalarının önüne geçilebilmesi için uzaktan çalışma iş sözleşmesi ya da ek protokolün ayrıntılı düzenlenmesi önem teşkil etmektedir. İş sağlığı ve güvenliği hususunda gerekli önlemleri almak, çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimleri vermek ve sağlanan ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almak işverene düşen yükümlülüklerdir. İşveren ayrıca sorumluluğunu azaltmak adına uzaktan çalışma halinde işyeri olacak yerin  sözleşmede net olarak sınırlarını çizmeli, çalışma saatleri, ara dinlenmeleri de net bir şekilde belirlemeli, aldığı tedbirler ve verdiği eğitimleri ispat külfeti çerçevesinde işçinin ıslak imzası ile net bir şekilde belgelendirmelidir. Ayrıca zorluk derecesine bakmadan çalışanı denetlemeyi de devam ettirmesi gerekmektedir. Bu nedenle vizyoner bir bakış açısı ile özellikle işverenlerin uzaktan çalışma hususlarında Avukat, KVK Uzmanları ve İSG Uzmanlarından gerekli destekleri alması iş hayatında olumlu sonuçlar doğurabilecektir. 

 

Avukat Dilay METİN