A. Giriş
Devletlerin bir fonksiyonu olarak kabul edilen sosyal refahın sağlanması hususunda diğer kuruluşların da faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Bunlardan birisi olan kâr amacı gütmeyen kuruluşlar; yardım amacıyla, dini, kültürel, eğitim, sosyal amaçlar, yardımlaşma gibi amaçlarla ya da diğer türlerdeki “hayır işlerini” gerçekleştirmek için fon toplama veya dağıtma işi ile uğraşan tüzel kişiler, oluşumlar veya kurumlar olarak tanımlanmıştır.
Milyonlarca insana sayısız yardımda bulunan ve canlı bir sektör olan kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, teröristler ve terör örgütleri tarafından, ihtiyaç duyulan fonların sağlanması, transfer edilmesi, lojistik destek sağlanması ve terör faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kötüye kullanılabilmektedir. Kâr amacı gütmeyen kuruluşların bu şekilde kötüye kullanımı, sadece terör faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmakla kalmamakta, aynı zamanda bu kuruluşlara bağışta bulunan kişilerin güvenini zedelemekte ve anılan kuruluşların imajlarına yönelik olarak da ciddi bir tehdit ortaya çıkarmaktadır.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, çeşitli sebeplerle teröristlerin suistimaline açık bir yapı sergilemektedir. Öncelikle bu kuruluşların kamuoyundaki güvenilir imajı, teröristler açısından fonların toplanmasında bu kuruluşları hedef haline getirmektedir. Kâr amacı gütmeyen kuruluşların ciddi miktarlardaki fon kaynakları ve çatışma bölgelerine erişim şansı ve yoğun olarak bu bölgelerde faaliyetlerde bulunmaları, teröristlerin hedefi haline gelmelerindeki ana nedenlerdendir. Ayrıca birçok kâr amacı gütmeyen kuruluş faaliyet alanlarıyla bağlantılı olarak ulusal ve uluslararası faaliyetlerde bulunabilmekte ve bu amaçlarla kolayca finansal işlemler gerçekleştirebilmektedir. Bu küresel faaliyet ağı da teröristler için oldukça cazip bir ortam oluşturmaktadır.
Bu nedenle, kamu sektörü, özel sektör ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, kâr amacı gütmeyen kuruluşların terör amacıyla kötüye kullanılmasının engellenmesi ve bu konudaki farkındalığın artırılması terörün finansmanıyla mücadele açısından büyük önem taşımaktadır. (Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşların Terörün Finansmanı Amacıyla Suistimalinin Önlenmesine Yönelik Rehber)
B. Terörün Finansmanıyla Mücadeleye Yönelik Uluslararası Düzenlemeler
Terörün finansmanı ile mücadelede; terör örgütlerinin yasal ve yasadışı finansman kaynaklarının ortadan kaldırılması, aklamanın önlenmesi ve terör örgütü veya teröristlere çeşitli araç ve yöntemlerle fon gönderilmesinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, uluslararası alanda pek çok girişimde bulunulmuş ve ülkelerin olabilecek en yüksek düzeyde işbirliğinde bulunmaları yönünde tavsiyeler geliştirilmiştir. Konuya ilişkin temel uluslararası düzenlemelere aşağıda yer verilmiştir. (Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşların Terörün Finansmanı Amacıyla Suistimalinin Önlenmesine Yönelik Rehber)
1. Birleşmiş Milletler (BM) Nezdinde Yapılan Düzenlemeler
Ülkelerin refahı ile ekonomik ve siyasi istikrarını korumak ve dünya barışını ve uluslararası güvenliği sağlamak üzere kurulan ve bu çerçevede misyonunu ve vizyonunu belirleyen BM, 1960’lı yıllardan bu yana insanların can ve mal güvenliğini tehdit eden ve gün geçtikçe küresel bir niteliğe bürünen terörle mücadele etmek üzere; terör faaliyetlerinin önlenmesi ve uluslararası işbirliğinin artırılmasına yönelik çeşitli girişimlerde bulunmuştur.
BM’nin aklama ve terörün finansmanı ile mücadele alanında benimsediği başlıca anlaşmalar şunlardır:
1.1. Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına Karşı BM Sözleşmesi (Viyana Sözleşmesi)
19 Aralık 1988 tarihinde Viyana BM Konferansında kabul edilmiş ve 11 Kasım 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığı ile daha etkin mücadele edilmesini sağlamak için taraf ülkeler arasındaki işbirliğini artırmayı amaçlamakta ve yükümlülüklerin yerine getirilmesinde, tarafların kendi hukuk sistemlerinin temel hükümlerine uygun olarak, yasa yapma ve idari önlemler de dâhil gerekli bütün önlemleri almalarını öngörmektedir. Sözleşmede öncül suç ya da kara para aklama suçu başlıkları altında tanım yapılmamış olsa da, hangi fiillerin suç olarak sayılması gerektiği sıralanmıştır.
1.2. Sınıraşan Organize Suçlara Karşı BM Sözleşmesi (Palermo Sözleşmesi)
15 Kasım 2000’de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen Sözleşme, organize suçlarla mücadelede ilk uluslararası düzenlemedir. Sözleşmenin amacı; sınıraşan örgütlü suçların önlenmesi ve daha etkili bir şekilde mücadele edilmesi için işbirliğinin geliştirilmesidir. Sözleşmede ayrıca suç gelirlerine el konulması ve müsaderesi, suçların önlenmesinde özel soruşturma yöntemlerinin kullanılması, suçluların iadesi ve karşılıklı adli yardım konularında düzenlemeler yer almaktadır.
Sözleşme bağlamında ilk defa kara paranın aklanması suçu 6. maddede tanımlanarak, taraf devletlerden kara para aklama suçunda öncül suçları; ağır suçlar, örgütlü suç grubuna katılma, yolsuzluk ve adaletin engellenmesi suçlarını da kapsayacak şekilde en geniş şekliyle belirlemeleri istenmiştir.
1.3.BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi (Merida Sözleşmesi)
10 Aralık 2003 tarihinde imzaya açılan Sözleşmede,
a) Yolsuzluğun önlenmesi ve yolsuzlukla mücadele amacıyla alınan önlemlerin daha etkin ve verimli kılınması,
b) Malvarlığının geri alınması dâhil olmak üzere, yolsuzluğun önlenmesi ve yolsuzlukla mücadelede uluslararası işbirliği ve teknik yardımlaşmanın teşvik edilmesi, kolaylaştırılması ve desteklenmesi,
c) Bütünlüğünün, hesap verme sorumluluğunun ve kamusal işlemlerin ve kamu malvarlığının uygun yönetimin teşvik edilmesi amaçları benimsenmiştir.
Sözleşme bugüne kadar yolsuzlukla mücadele alanında hazırlanan en kapsamlı uluslararası hukuk belgesi olma niteliğini taşımaktadır.
1.4. BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme (Newyork Sözleşmesi)
Terörün finansmanını engellemek amacıyla Fransa önderliğinde yapılan çalışmalar neticesinde, 9 Aralık 1999 tarihinde BM nezdinde, “Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme” hazırlanmış ve 10 Ocak 2000 tarihinde Devletlerin imzasına açılmıştır. Sözleşmenin yürürlüğe girmesi için 22 devletin Sözleşmeyi onaylaması zorunluluğu, bugüne kadar Türkiye dâhil birçok devletin sözleşmeyi onaylaması ile karşılanmış ve ülkemiz tarafından 10.01.2002 tarihli ve 4738 sayılı “Terörizmin Finansmanının Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” ile onaylanan Sözleşme, 10.04.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Böylelikle yıllardır terörle mücadele eden ve bu konuda pek çok girişimde bulunan ülkeler, Sözleşmenin onaylanması ile birlikte terörün finans kaynaklarının tespiti ve önlenmesine yönelik olarak iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapma yolunda ciddi adımlar atmışlardır.
Sözleşmenin temel özelliği terörün finansmanını ayrı bir suç olarak düzenlemesi ve ister yasa dışı ister yasal kaynaklardan elde edilmiş olsun terörün finansmanında kullanılan veya kullanılacak ya da terörün finansmanından elde edilecek gelirlere el konulması hükmünü getirmesidir. Sözleşmenin 2. maddesi ile terörün finansmanından neyin anlaşılacağı açıklanmıştır. Buna göre, “terör suçlarının gerçekleştirilmesinde kullanılması niyetiyle veya kullanılacağını bilerek, her ne suretle olursa olsun, tümüyle veya kısmen, herhangi bir kişi tarafından doğrudan veya dolaylı olarak yasa dışı bir şekilde ve kasten fon sağlanması veya toplanması” terörün finansmanı sayılmıştır. Sözleşmede ayrıca uluslararası yardımlaşma, zarar gören şahısların tazmini ve suçluların iadesi gibi hususlarda çeşitli hükümlere de yer verilmiştir.
1.5.BM Güvenlik Konseyi Kararları
BMGK, BM’nin amaç ve ilkelerine uygun olarak barış ve güvenliği korumak, uluslararası anlaşmazlığa yol açabilecek her türlü çekişmeli durumu soruşturmak, uluslararası çekişmeli konularda anlaşma koşullarını önermek, silahlanmayı denetleyecek planlamalar yapmak, barışa karşı bir tehlike veya saldırı olup olmadığını araştırmak, izlenecek yolu önermek ve saldırılara karşı askeri birlikler kurmak gibi önlemler almakla sorumludur. Ülkeler BM şartının V. ve VII bölümü çerçevesinde BMGK kararlarına uymakla yükümlüdür.
BMGK yukarıda ele alınan Sözleşmelerin yanı sıra terörizmin finansmanının önlenmesine yönelik olarak tüm üye ülkeleri bağlayıcı nitelikte kararlar da almıştır. Bunlardan başlıcaları şunlardır:
- 1267/1989 ve 2253 sayılı Kararlar ile DEAŞ ve EL‐Kaide ile iltisaklı kişi, kuruluş veya organizasyonlara ait finansal varlıkların gecikmeden dondurulması dâhil çeşitli tedbirler alınmasını öngörmektedir.
- 1988 sayılı Karar, Taliban’a müzahir kişi, kuruluş veya organizasyonların malvarlıklarının dondurulması dâhil çeşitli tedbirler alınmasını öngörmektedir.
- 1373 sayılı BMGK Kararı ise terörün finansmanının suç olarak düzenlenmesi, terörist gruplara her türlü desteğin yasaklanması, terörist malvarlıklarının dondurulması, uluslararası işbirliği ve bilgi değişimine ilişkin hükümleri içermektedir. Bu karar ile ülkeler, uluslararası işbirliği çerçevesinde diğer ülkelerdeki kişi, kuruluş veya organizasyonların malvarlıklarının dondurulması talebinde bulunabilmektedirler.
- 2170 ve 2178 sayılı Kararlar ile DEAŞ ve El‐Nusra ile ilgili tehditlerin raporlanması, bu örgütlere yönelik malvarlıklarının dondurulması, seyahat yasağı ve silah satışının engellenmesi ve terörist savaşçılara yönelik gerekli önlemlerin alınması hükme bağlanmıştır.
2. Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force –FATF) Standartları
Mali Eylem Görev Gücü ya da FATF, 1989 yılında G‐7 ülkeleri tarafından OECD bünyesinde Paris’te kurulmuş, Türkiye 1991 yılında kuruluşun üyesi olmuştur. Suç gelirlerinin aklanması ile mücadele konusunda ulusal hukuk sistemlerinin geliştirilmesi, mevzuatların uyumlaştırılması, finansal sistemin rolünün güçlendirilmesi ve üye ülkeler arasında sürekli bir işbirliğinin tesis edilmesi amacıyla kurulan ve bu amaçla tavsiyeler geliştiren FATF, 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından sadece aklama ile mücadeleye yönelik tedbirler geliştirmek şeklinde belirlenen misyonunu terörün finansmanıyla mücadeleyi de kapsayacak şekilde genişletmiştir.
FATF, Ekim 2001 tarihinde tamamen terörün finansmanına yönelik olarak düzenlemiş olduğu Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı neticesinde; aklanmanın önlenmesine ilişkin tedbirler öngören 40 tavsiyesine, tüm ülkelerin kabul edip uygulamalarını istediği terörün finansmanı ile mücadeleye yönelik 8 özel tavsiyeyi ilave etmiş, daha sonra 22 Ekim 2004 tarihli FATF Genel Kurulu 9 uncu özel tavsiyeyi kabul etmiştir.
Bu özel tavsiyelerin 8incisinde kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ele alınmış ve ülkelerin, terörizmin finansmanı amacıyla kötüye kullanılabilen varlıklarla ilgili kanun ve yönetmeliklerin yeterliliğini yeniden gözden geçirmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu anlamda kâr amacı gütmeyen kuruluşların özellikle istismara açık olduğu ve ülkelerin;
- Terörist örgütler tarafından yasal kuruluş görüntüsü verilerek,
- Varlıkların dondurulması önlemlerinden kaçmak amacı da dâhil olmak üzere, terörizmin finansmanının sağlanması amacıyla kendi çıkarları doğrultusunda kullanılarak,
- Yasal amaçlı fonların el altından terörist örgütlere aktarılmasını gizleyerek veya saklayarak, kötüye kullanılmasını engelleyecek tedbirleri alması hükme bağlanmıştır.
Şubat 2012’de gerçekleştirilen FATF Genel Kurulunda kabul edildiği şekliyle terörün finansmanına yönelik 9 özel tavsiyedeki hususlar diğer tavsiyelere dercedilerek FATF tavsiyeleri yeniden “40 Tavsiye” olarak yayımlanmıştır. Şubat 2013’te ise FATF metodolojisi güncellenerek FATF Değerlendirmelerinin 40 Tavsiye ve 11 Etkililik unsuru temelinde yürütüleceği karara bağlanmıştır. Bu çerçevede eski 8 No.lu özel tavsiye, sektöre dair artan risk algısı ve öneme paralel şekilde 2012 yılında ve 2016 yılında iki kez olmak üzere revize edilmiş ve risk bazlı yaklaşım uygulamalarını içerecek şekilde kâr amacı gütmeyen kuruluşlar hakkındaki 8 No.lu Tavsiye şu şekilde düzenlenmiştir;
Risk Bazlı Yaklaşım Uygulama
8.1 Ülkeler: (a) 1. Tavsiyedeki yükümlülüklere halel getirmeksizin, bütün kâr amacı gütmeyen kuruluşların tabiatları gereği yüksek riskli olması gibi bir durum söz konusu olmadığından (ve bazıları çok az risk taşıyabileceğinden ya da hiç risk taşımayabileceğinden) hangi kuruluş altkümesinin FATF’ın kâr amacı gütmeyen kuruluş tanımı kapsamına girdiğini tespit etmeli ve faaliyet veya nitelikleri nedeniyle terörün finansmanı yönünden istismar edilme riski bulunan kâr amacı gütmeyen kuruluşların özelliklerini ve türlerini tespit etmek için ilgili tüm bilgi kaynaklarını kullanmalıdır,
(b) terörist unsurların risk altındaki kâr amacı gütmeyen kuruluşlar üzerinde yarattıkları tehditlerin niteliğini ve terörist aktörlerin söz konusu kâr amacı gütmeyen kuruluşları nasıl istismar ettiklerini tespit etmelidir,
(c) tespit edilen risklerin giderilmesi için orantılı ve etkin tedbirler alabilmek amacıyla, kanunlar ve yönetmelikler dâhil olmak üzere, kâr amacı gütmeyen kuruluş sektörünün terörün finansmanına destek amacıyla istismar edilebilecek alt kümesine ilişkin tedbirlerin yeterliliğini gözden geçirmelidir ve
d) tedbirlerin etkili şekilde uygulanmasını sağlamak üzere sektörün terör faaliyetlerine karşı potansiyel hassasiyetleri hakkındaki yeni bilgileri gözden geçirerek sektörü periyodik olarak tekrar değerlendirmelidir.
Terörün finansmanı konuları ile ilgili sürdürülebilir destek
8.2. Ülkeler: a) kâr amacı gütmeyen kuruluşların idaresinde ve yönetiminde hesap verilebilirliği, bütünlüğü ve kamu güvenini geliştirecek açık politikalara sahip olmalıdır;
b) kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve yanı sıra bağışta bulunan topluluklar arasında, kâr amacı gütmeyen kuruluşların terörün finansmanı amacıyla istismarına ve terörün finansmanı risklerine ilişkin olası zafiyetleri ve bu tür istismarlara karşı kendilerini korumak için alabilecekleri tedbirler hakkında farkındalığı arttırmak ve derinleştirmek amacıyla destek ve eğitim programlarını teşvik etmeli ve üstlenmelidir;
c) kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ile terörün finansmanı risklerini ve zafiyetlerini ele almak ve böylece onları terörün finansmanı istismarından korumak amacıyla en iyi uygulamaları geliştirmek ve belirginleştirmek için birlikte çalışmalıdır;
d) kâr amacı gütmeyen kuruluşları, finansal sektörlerin farklı ülkelerdeki ve acil hayır amaçlı ve insani endişelere ilişkin farklı alanlardaki değişen kapasitelerini akılda tutarak işlemleri, mümkün olduğunda, düzenleme yapılmış finansal kanallar aracılığıyla gerçekleştirmeleri için teşvik etmelidir.
Kâr amacı Gütmeyen Kuruluşların hedefli risk bazlı denetimi veya izlenmesi
8.3 Ülkeler, etkili denetim veya izlemeyi desteklemek için, risk bazlı tedbirlerin terörizmin finansmanına yönelik suistimal riski altındaki Kâr amacı Gütmeyen Kuruluşlar için geçerli olduğunu kanıtlayıcı tedbirler almalıdır.
8.4 İlgili yetkili makamlar aşağıdaki hususları yerine getirmelidir: (a) 8.3 kriteri gereğince Kâr amacı Gütmeyen Kuruluşların, kendilerine uygulanmakta olan risk bazlı tedbirler de dâhil olmak üzere, bu Tavsiyenin getirdiği yükümlülüklere uyumunu izlemeli; ve
(b) Kâr amacı Gütmeyen Kuruluşların veya onların adına hareket eden kişilerin yapabileceği ihlallere karşılık olarak etkili, orantılı ve caydırıcı yaptırımlar uygulayabilmelidir.
Etkili bilgi toplama ve soruşturma
8.5 Ülkeler: (a) Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin gerekli bilgileri bulunduran her seviyedeki makam veya kurum arasında mümkün olan en etkili şekilde işbirliği, koordinasyon ve bilgi paylaşımını temin etmelidir;
(b) terör örgütleri tarafından suistimal edildiğinden şüphelenilen veya terör eylemlerini ya da örgütlerini aktif olarak destekleyen kâr amacı gütmeyen kuruluşları incelemek amacıyla soruşturma yapabilme uzmanlığına ve kapasitesine sahip olmalıdır;
(c) Belirli kâr amacı gütmeyen kuruluşların idari ve yönetimle ilgili bilgilerinin (finansal ve program ile ilgili bilgiler dâhil) tamamına soruşturma sırasında erişim sağlanabilmesini temin etmelidir;
(d) Belirli bir kâr amacı gütmeyen kuruluşun (1) terörün finansmanı için kötüye kullanıldığından ve/veya bir terör örgütü tarafından fon toplamak amacıyla paravan olarak kullanıldığından; (2) malvarlığı dondurma tedbirlerinden kaçmak amacıyla olması da dâhil terörün finansmanı için bir kanal olarak ya da başka terörü destekleme amaçları için kötüye kullanıldığından; veya (3) yasal amaçlar için toplanan ancak teröristlerin veya terör örgütlerinin yararına olacak şekilde yönü değiştirilen fonların gizli hareketini sakladığından ya da karartmaya çalıştığından şüphelenildiğinde veya bunlardan şüphelenmek için makul sebepler bulunduğunda önleyici tedbirler alınması veya soruşturma başlatılması amacıyla bu bilgilerin ivedilikle yetkili makamlarla paylaşılmasını temin edecek uygun mekanizmaları kurmalıdır.
İlgili kâr amacı gütmeyen kuruluş hakkındaki uluslararası taleplere yanıt vermeye uygun etkili kapasite
8.6. Ülkeler, terörü finanse ettiğinden ya da başka şekillerde terörü desteklediğinden şüphelenilen belirli kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin uluslararası bilgi taleplerine cevap vermek amacıyla uygun temas kişileri ve usulleri belirlemelidir.
BM ve FATF’ın yanı sıra Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu, Avrupa Birliği (2015/849/EU ve 2018/843 sayılı Direktif ve 2015/847 sayılı Tüzük), Avrupa Konseyi (141 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanması, Aranması, Zapt Edilmesi ve Müsadere Edilmesi Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve 198 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Araştırılması, Zaptı ve Müsaderesi ile Terörizmin Finansmanı Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi) Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Basel Bankacılık Denetimi Komitesi, Egmont Grubu ve Wolfsberg Grubu tarafından da terörün finansmanıyla mücadeleye yönelik çalışmalar yapılmış; ülkeler tarafından uyulması zorunlu tutulan veya tavsiye edilen tedbirler öngörülmüştür. (Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşların Terörün Finansmanı Amacıyla Suistimalinin Önlenmesine Yönelik Rehber)
3. Ulusal Düzenlemeler
3.1.Dernek ve Vakıflar Mevzuatı
Ülkemizde dernek ve vakıfları kapsayan ve iyi düzenlenmiş bir kâr amacı gütmeyen kuruluşlar sektörü bulunmaktadır. Hem dernekler hem de vakıflar kayıt sistemine tabi olup; vakıflar 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’na, dernekler ise 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na göre kurulmakta, denetlenmekte ve faaliyette bulunmaktadır. Bununla birlikte Anayasa’da, 4721 sayılı Medeni Kanun’da, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununda da sektörle ilgili düzenlemeler bulunmaktadır.
3.1.1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu
24607 sayılı ve 8.12.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’nun 56. ve 100. maddeleri arasında dernekler, 100 ve 117. maddeleri arasında ise vakıflar düzenlenmiştir.
Medeni Kanun kapsamında derneklerin kuruluşu, üyelik, organlarının oluşumu, derneklerin sona ermesi gibi genel çerçeveyi çizen düzenlemeler yapılmıştır. Vakıflar için ise yine kuruluş süreci, vakfın örgütlenmesi, sona ermesi ve faaliyetten geçici alıkoyma hususları düzenlenmiştir.
3.1.2. 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu
18088 sayılı ve 23.6.1983 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yardım Toplama Kanunu’nun amacı yardım toplamaya yetkili kişi ve kuruluşları ve bunların hangi amaçla yardım toplayabileceklerini belirlemek, yardımın toplanmasına, kullanılmasına ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kanunun 3. maddesi kapsamında yardım toplayabilecek olanlar arasında dernek ve vakıflar da sayılmış ve bu kuruluşların yardım toplama faaliyetlerinde uyacakları usul ve esaslar talimatlandırılmıştır.
3.1.3. 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu
Türk Medeni Kanunu’na göre vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan özel hukuk tüzel kişiliğine sahip mal toplulukları olarak tanımlanmıştır.
26800 sayılı ve 20.2.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vakıflar Kanunu, vakıfların yönetimi, faaliyetleri ve denetimi, yurt içi ve yurt dışındaki taşınır ve taşınmaz vakıf kültür varlıklarının tescili, muhafazası, onarımı ve yaşatılması, vakıf varlıklarının ekonomik şekilde işletilmesi ve değerlendirilmesinin sağlanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Vakıfların uluslararası faaliyetleri, muhasebe kayıtları ile ilgili hususlar, beyanname verme yükümlülüğü ve denetimi Kanun kapsamında ele alınmıştır.
27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Vakıflar Yönetmeliği’ ise 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’na dayanılarak hazırlanmıştır.
3.1.4. 5253 sayılı Dernekler Kanunu
25649 sayılı ve 23.11.2004 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun amacı dernekler, dernek şube veya temsilcilikleri, federasyonlar, konfederasyonlar ve yabancı dernekler ile merkezleri yurt dışında bulunan dernek ve vakıf dışındaki kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilciliklerinin yasak ve izne tâbi faaliyetlerini, yükümlülüklerini, denetimlerini ve uygulanacak cezalar ile derneklere ilişkin diğer hususları düzenlemektir.
5253 sayılı Dernekler Kanunu’na göre dernek kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları olarak tanımlanmıştır. Kanun kapsamında derneklerin faaliyetleri, organlarının işleyişleri, gelir ve gider usulleri, beyanname verme yükümlülüğü ve denetim hususları ve yurtdışından yardım alınması ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Yine bu usul ve esaslara uyulmaması halinde uygulanacak müeyyideler 32. maddede ele alınmıştır.
25772 sayılı ve 31.03.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Dernekler Yönetmeliği ise 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na dayanılarak hazırlanmıştır. Yönetmelik; vakıfların bazı işlemleri ile dernekler ve dernek şube veya temsilciliklerin, federasyonlar ve konfederasyonların, merkezleri yurt dışında bulunan dernekler ile dernek ve vakıf dışındaki kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilciliklerinin kuruluşu, genel kurul toplantıları, uluslararası faaliyetleri, yükümlülükleri, izne tabi faaliyetleri, lokal açmaları, sandık kurmaları ve diğer hususlar ile ilgili iş ve işlemlerini kapsamaktadır.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar sektörünü düzenleyen diğer Kanun ve Yönetmelikler ise şu şekildedir;
- 5072 sayılı dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun,
- 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu,
- 1606 sayılı Bazı Dernek ve Kuruluşların Vergiden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanun, İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçileri Yönetmeliği (Resmi Gazete Tarihi: 22.09.2004 Sayısı: 25591),
- Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik (Resmi Gazete Tarihi: 27.12.1999 Sayısı: 23919 ),
- Dernek, Vakıf, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık ve Benzeri Teşekküllere Genel Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Bütçelerinden Yardım Yapılması Hakkında Yönetmelik (Resmi Gazete Tarihi: 17.07.2006 Sayısı: 26231)
3.2. Sektörün Terörün Finansmanı Mevzuatındaki Yeri
Terör ve terörün finansmanı ile mücadeleye yönelik olarak Türkiye’de ihdas edilmiş yasal hükümler 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve ilgili ikincil mevzuatta yer almakla birlikte, anılan Kanunlarda yapılan atıflar ve mevcut genel hükümler dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) da terörle ve terörün finansmanıyla mücadele çerçevesinde önemli yer tutmaktadır.
3.2.1. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Kara paranın Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanun ile kurulan Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK), 17.02.1997 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır. İdari nitelikteki bir mali istihbarat birimi olan MASAK’ın vizyonu; suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanıyla etkili bir şekilde mücadele ederek etkin bir ekonomi ve güvenli bir toplum oluşmasına katkıda bulunan öncü bir kurum olmak, misyonu ise aklama ve terörün finansmanı suçlarının önlenmesi ve tespitine yönelik olarak; politika oluşturulması ve düzenleme yapılmasına katkıda bulunmak, hızlı ve güvenilir bir şekilde bilgi toplamak ve analiz etmek, araştırma ve inceleme yapmak, elde edilen bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmek olarak tanımlanmıştır.
Öncesinde, 18.10.2006 tarih ve 26323 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 4208 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen MASAK’ın görev ve yetkileri, hâlihazırda 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 231 inci maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu madde kapsamında MASAK’a suç gelirlerinin aklanması ile ilgili görevlerin yansıra terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlendirmek, değerlendirme sürecinde gerek duyulduğunda kolluk ve diğer birimlerden kendi görev alanlarında inceleme ve araştırma yapılması talebinde bulunmak, terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair ciddi şüphelerin mevcut olması durumunda konuyu ilgili Cumhuriyet savcılığına intikal ettirmek gibi görevler verilmiştir. Bu görevlerin yürütülmesi sürecinde kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi istemek gibi yetkilerle de donatılmıştır.
Aklama ve terörizmin finansmanı suçları ile ilgili “Müşterinin Tanınması”, “Kimlik Tespiti”, “Şüpheli İşlemlerin Bildirimi”, “İç Denetim”, “Risk Yönetimi” ve “Uyum Görevlisi Atanması” gibi uluslararası düzenlemelerde de vurgu yapılan temel önleyici tedbirler 5549 sayılı Kanun’da yer almaktadır. Bu tedbirler için yasal zeminde genel bir çerçeve çizilmiş, ayrıntılı düzenlemelerin ikincil düzenlemelerle yapılması öngörülmüş ve bu kapsamda ilgili Yönetmelik ve Tebliğler ihdas edilmiştir. (Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşların Terörün Finansmanı Amacıyla Suistimalinin Önlenmesine Yönelik Rehber)
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’da 2021 yılında önemli değişiklikler yapılmıştır. Eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirlere ilişkin yükümlülüklere uymayan yükümlülere Mali Suçları Araştırma Kurulu (“MASAK”) tarafından beş yüz bin Türk lirası idari para cezası ve devamında kademeli yaptırımlar uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yine yapılan değişiklikle birlikte müşterinin tanınması ve devamlı bilgi verme yükümlülüğünü ihlal eden yükümlülere otuz bin Türk lirası, şüpheli işlem bildirimi yükümlülüğünü ihlâl eden yükümlülere ise elli bin Türk lirası idari para cezası verileceği düzenlenmiştir (Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun)
3.2.2. 6415 Sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun
Türk hukuk sisteminde terörün finansmanı suçu ilk olarak 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun mülga 8. maddesiyle düzenlenmiş olup sonrasında BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme hükümlerine uyum sağlamak adına yeni bir özel kanun çıkarılmıştır. Bu kapsamda hazırlanan ‘6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’ 07.02.2013 tarihinde kabul edilmiştir. Terörizmin finansmanı suçu söz konusu Kanunun 4. maddesinde uluslararası düzenlemelere de uygun şekilde yeniden tanımlanmış ve bu suçun işlenmesi halinde uygulanacak müeyyideler düzenlenmiştir.
6415 sayılı Kanunun 4. maddesinin dördüncü fıkrası ile de terörizmin finansmanı suçunun bir tüzel kişi faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı belirtilmiştir. Ülkemizdeki dernekler ve vakıfların tüzel kişiliğe sahip olmaları, diğer düzenlemelerin yanı sıra bu madde kapsamında da değerlendirilmeleri sonucunu doğurmaktadır.
Ayrıca 6415 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin 7. fıkrasında, terörizmin finansmanı suçu bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan iletişimin tespiti, teknik araçlarla izleme gibi bazı tedbirlerin uygulanabileceği öngörülmüştür.
3.2.3. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
12.04.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu aslen terör faaliyetlerinin önlenmesine yönelik hükümlerden oluşmaktadır. Terörün finansmanı suçu ilk olarak bu Kanunda ihdas edilmiş olmakla birlikte daha sonra 6415 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile yeniden tanımlandığından söz konusu madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Terörizmin finansmanı suçu hâlihazırda başka bir kanun ile düzenlenmiş ise de terör örgütü mensuplarına yardım etme fiili, 3713 sayılı Kanunda hapis cezasını gerektirir suçlar arasında sayılmaktadır. Kanunun 7. maddesinde terör örgütünün propagandasını yapan kişinin bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı ve söz konusu propagandanın ve terör örgütü mensuplarına yardımın, dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğretim yurtlarında veya bunların eklentilerinde yapılması halinde hükmolunacak cezanın iki katına çıkartılacağı, ayrıca dernek, vakıf, sendika ve benzeri kurumların teröre destek olduklarının tespit edilmesi halinde faaliyetlerinin durdurulacağı, anılan kuruluşların mahkemece kapatılacağı ve kapatılan kuruluşların malvarlıklarının müsaderesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Kanunun “Tüzel kişilerin sorumluluğu” başlıklı 8/B maddesinde; TMK kapsamına giren suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde TCK’nın 60. maddesine atıfta bulunularak, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı belirtilmiştir.
3.2.4. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Türk Ceza Kanununun 20. maddesinde tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamayacağı, ancak suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği düzenlenmiştir. 5237 sayılı Kanunun 60. maddesinde özel kanunlarda da atıf yapılan tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri düzenlenmiş olup bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verileceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca müsadere hükümlerinin de özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanacağı eklenmiştir.
Kanunun “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” başlıklı 282. maddesinde ise; alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişinin, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Terörün finansmanı suçunun yaptırımının 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olması dolayısıyla, terörün finansmanı suçu aklamanın öncül suçları arasında sayılmış olup terörün finansmanı suçundan kaynaklanan malvarlığı değerlerini yurt dışına çıkarmak veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tabi tutmak “aklama” suçu kapsamında değerlendirilmektedir.
Terör örgütlerinin pek çok yasadışı kaynaktan fon elde etmeleri ve bu fonları aklamak amacıyla çeşitli yöntemler benimsemeleri, aklama ve terör örgütlerinin finans kaynakları ile mücadele açısından da önem arz etmektedir.
3.2.5. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Tüzel kişilerin sorumluluğu” başlıklı 43/A maddesinin birinci fıkrasında daha ağır idari para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun veya terörizmin finansmanı suçunun tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye 10.000 TL’den 2.000.000 TL’ye kadar idari para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.
Yapılan düzenleme ile kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte kâr amacı gütmeyen kuruluşun faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından aklama veya terörizmin finansmanı suçunun kâr amacı gütmeyen kuruluşun yararına olarak işlenmesi halinde, kâr amacı gütmeyen kuruluşa da idari para cezası verilmesine imkân tanınmıştır.
3.2.6. Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik
5549 sayılı Kanun’da belirlenen önleyici tedbirler kapsamında çıkartılan Yönetmeliğin 8. maddesinde “Dernek ve vakıflarda kimlik tespiti” düzenlenmiştir. Bu çerçevede derneklerin yükümlüler nezdinde gerçekleştirecekleri işlemlere ilişkin kimlik tespitinde; derneğin adı, amacı, kütük numarası, açık adresi, telefon numarası, varsa faks numarası ve elektronik posta adresine ilişkin bilgiler ile derneği temsile yetkili kişinin adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, uyruğu, kimlik belgesinin türü ve numarasına ilişkin bilgiler ve imza örneği ile Türk vatandaşları için bu bilgilere ilave olarak anne, baba adı ve T.C. kimlik numarası alınacağı açıkça belirtilmiştir. Derneğin adı, amacı, kütük numarası ve adres bilgileri, dernek tüzüğü ile dernek kütüğündeki kayda ilişkin belgeler; derneği temsile yetkili kişilerin kimlik bilgilerinin doğruluğu, 6. maddede belirtilen kimlik belgeleri; temsil yetkisi ise temsile yetkili olunduğuna dair belgeler üzerinden teyit edilmektedir.
Vakıfların yükümlüler nezdinde gerçekleştirecekleri işlemlere ilişkin kimlik tespitinde; vakfın adı, amacı, merkezi sicil kayıt numarası, açık adresi, telefon numarası, varsa faks numarası ve elektronik posta adresine ilişkin bilgiler ile temsile yetkili kişinin adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, uyruğu, kimlik belgesinin türü ve numarasına ilişkin bilgiler ve imza örneği ile Türk vatandaşları için bu bilgilere ilave olarak anne, baba adı ve T.C. kimlik numarası alınmaktadır. Vakfın adı, amacı, merkezi sicil kayıt numarası ve adres bilgileri, vakıf senedi ile Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile ilişkin belgeler; vakfı temsile yetkili kişilerin kimlik bilgilerinin doğruluğu, 6. maddede belirtilen kimlik belgeleri; temsil yetkisi ise temsile yetkili olunduğuna dair belgeler üzerinden teyit edilmektedir.
Bahse konu kimlik tespitini ihlal eden yükümlülere 5549 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca, MASAK tarafından her bir ihlal için 30.000 TL (2022 itibariyle) idari para cezası verilmektedir. Yükümlünün banka, finansman şirketi, faktoring şirketi, ikrazatçı, finansal kiralama şirketi, sigorta ve reasürans şirketi, emeklilik şirketi, sermaye piyasası kurumu veya yetkili müessese olması halinde ise idarî para cezası iki kat olarak uygulanmaktadır
MASAK tarafından terörün finansmanıyla mücadele çerçevesinde hazırlanan ve halen yürürlükte olan Genel Tebliğler ise şu şekildedir;
- Terörün finansmanının önlenmesine ilişkin bilgiler ihtiva eden Terörün Finansmanına Yönelik Şüpheli İşlemlerin Bildirimi Genel Tebliği,
- Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik uyarınca yükümlü sayılanlar tarafından, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında şüpheli işlem bildiriminde bulunulması yükümlülüğünün etkin, zamanında ve uygun şekilde yerine getirilmesine ilişkin açıklama ve düzenlemelere yer verilen 13 sıra No.lu MASAK Genel Tebliği.
3.2.7. Terörün Finansmanına Yönelik Şüpheli İşlemlerin Bildirimi Genel Tebliği
07.11.2007 tarihli ve 26693 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebliğ’de 6415 sayılı Kanunun ilgili maddelerine atıfla fon sağlanması veya toplanması yasak fiiller ve terörizmin finansmanı suçu ile terörün finansmanı niteliği ve terörün finans kaynakları gibi genel çerçeveyi çizen düzenlemeler yapılmıştır. İşbu Rehberin terörün finans kaynakları bölümünde de özetlendiği üzere, yasadışı ve yasal faaliyetlerden sağlanan kaynaklar Tebliğ kapsamında ayrıntılandırılmıştır.
Yasal görünümlü faaliyetlerden sağlanan kaynaklar arasında “kâr amacı gütmeyen kuruluşların kullanılması” hususu ayrı bir başlık altında ele alınmıştır.
3.2.8. 13 Sıra No.lu MASAK Genel Tebliği
Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 27. maddesinde MASAK Başkanlığının; şüpheli işlem tiplerini belirlemeye, 28. maddesinde ise Maliye Bakanlığının şüpheli işlem bildirim formlarının düzenlenmesine, bildirimlerin elektronik ortam ve bilgi iletişim araçları kullanılarak yapılması zorunluluğu getirilmesine ve bildirimlerde elektronik imza kullanılmasına ilişkin usul ve esasları yükümlüler bazında ayrı ayrı belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Tedbirler Yönetmeliğinin 27 ve 28. maddeleri gereğince hazırlanan ve şüpheli işlem bildirimine ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 13 sıra No.lu Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği 25.08.2014 tarihli ve 29099 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. (Söz konusu Tebliğ ile aynı konuda daha önce yayımlanan 6 Sıra No.lu Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır)
Tedbirler Yönetmeliğinin 27. maddesinde yapılan tanımdan hareketle 13 sıra No.lu MASAK Genel Tebliğinde de şüpheli işlem tanımına yer verilmiş olup; yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının, yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması hali olarak tanımlanmıştır.
Genel Tebliğde, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında şüpheli işlem bildiriminde bulunulması yükümlülüğünün etkin, zamanında ve uygun şekilde yerine getirilmesine yönelik olarak şüpheli işlem bildirimine ilişkin usul ve esaslar hakkında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.
Tebliğin 6. maddesiyle Başkanlığa yükümlüler tarafından yapılacak şüpheli işlem bildirimlerin usul ve esaslarını belirlemek üzere genel ve sektörel mahiyette ‘Şüpheli İşlem Bildirim Rehberleri’ yayımlama yetkisi verilmiş ve rehberlerin Başkanlığın resmi internet sitesi aracılığı ile duyurulacağı belirtilmiştir. Söz konusu düzenlemeye istinaden MASAK resmi web sitesinde “Bankalar”, “Sermaye Piyasası Aracı Kurumları”, “Sigorta ve Emeklilik Şirketleri”, “Faktöring, Finansman ve Finansal Kiralama Şirketleri”, “Yetkili Müesseseler”, “Ödeme Kuruluşları ile Elektronik Para Kuruluşları” ve diğer yükümlüler için ayrı ayrı şüpheli işlem bildirim rehberleri yayınlanmıştır.
Her bir rehberde yükümlülerin suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanında araç olarak kullanılmaları riskine karşı ortak bir tutum, anlayış ve işbirliği içinde olmalarının sağlanması ve şüpheli işlemlerin tespitinde yükümlülere yardımcı olunması amacıyla şüpheli işlem tipleri belirlenmiştir. Rehberlerde, müşteri profili ve işlemlere ilişkin genel mahiyetteki şüpheli işlem tipleri ve ilgili faaliyet alanına özgü sektörel şüpheli işlem tiplerinin yanı sıra terörün finansmanı ile bağlantılı şüpheli işlem tipleri de belirlenmiştir. Terörün finansmanı ile bağlantılı şüpheli işlem tipleri;
- Terör örgütleri ile bağlantısından şüphelenilen kişiler veya riskli ülkelerle gerçekleştirilen işlemlere ilişkin tipler,
- Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin tipler,
olmak üzere iki alt başlık altında sınıflandırılmıştır. Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin şüpheli işlem tiplerine Rehberin risklerin azaltılması bölümünde de yer verilmiştir. (Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşların Terörün Finansmanı Amacıyla Suistimalinin Önlenmesine Yönelik Rehber)
C. Derneklerin Terörizmin Finansmanı Olarak Kullanılmasının Önlenmesine Yönelik İyi Uygulamalar Rehberi (2021)
Sivil toplum kuruluşları (STK) günümüz dünyasının küresel anlamda canlı ve ayrılmaz bir parçası olmuştur. STK’ların faaliyetlerinin geniş kapsamı, coğrafi erişimi ve operasyonel dayanıklılığı, STK’ları uluslararası aktörler arasında benzersiz kılmaktadır. STK’ların geleneksel olarak faaliyet gösterdikleri sektörün başarısının temel bileşenlerinden biri sahip oldukları kamu güvenidir. Bu özellikleri itibariyle STK’lar özellikle teröristler ve terör örgütleri tarafından fon toplamak ve toplanan fonları transfer etmek, örgütlere lojistik destek sağlamak, terör örgütlerine eleman temin etmek veya terör örgütlerini ve operasyonlarını desteklemek için hedef haline gelebilmektedir. Bu nedenle, STK’ların terörizme finansman (TF) sağlamak için kullanılma riskine karşı kendilerini korumalarına yardımcı olmak amacıyla www.siviltoplum.gov.tr/rehberler adresinde yayımlanan Derneklerin Terörizmin Finansmanı Olarak Kullanılmasının Önlenmesine Yönelik İyi Uygulamalar Rehberi hazırlanmıştır. Rehberin amacı STK’lara faaliyetlerinin terörist unsurlarca kullanılma riskini azaltmalarına yardımcı olmak için rehberlik etmek ve bazı iyi uygulama örneklerini dikkatlerine sunmaktır.
1. Dernek Yöneticilerinin Dikkat Etmesi Gereken Konular
Dernek Yöneticilerinin, yöneticisi oldukları derneklerin terörizmin finansmanı amacıyla suistimal edilmesini önlemek adına gerekli tedbirlerin alınması konusunda sorumlulukları bulunmaktadır. Bu kapsamda dernek yönetim ve denetim organlarının aşağıdaki hususlara azami dikkat etmeleri önem taşımaktadır.
a. Hesap Verilebilirlik Sağlanmalıdır
- Denetim kurulu, iç denetim görevini derneğin tüzüğünde belirtilen usul ve esaslara göre etkin şekilde yerine getirmeli, gerekirse uzmanlardan destek alarak derneğin denetimini yapmalı ve denetim sonucunda hazırladığı raporları derneğin yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunmalıdır.
- Derneğin defter, kayıt ve belgeleri sorumlu kurul ve kişiler tarafından muhafaza edilmeli, derneğin iç ve dış denetimleri sırasında veya yetkili merciler tarafından istendiğinde eksiksiz olarak hazır bulundurulmalıdır.
b. Kamu Güvenini Sağlayıcı Uygulama ve Faaliyetler Gerçekleştirilmelidir
- Dernek faaliyetleri şeffaf ve açıklanabilir olmalıdır.
- Faaliyetlerin gerçekleştirildiği yer ulaşılması güç bölgelerde ise defter ve kayıt düzenine ek olarak, yapılan faaliyetler tereddüt oluşturmayacak şekilde çeşitli bilgi, belge ve materyaller ile ortaya konulmalıdır.
c. Derneğin Terör Faaliyeti Amacıyla İstismar Edilmesi Önlenmelidir
- Yurt içinde ve yurt dışında dernek kaynaklarının aktarıldığı kişi ve kuruluşlar ile partnerlerin güvenilirlikleri iyi değerlendirilmelidir.
d. Yurt Dışı Faaliyetler İçin Güvenilirlik Düzeyi Yüksek Partnerler Seçilmelidir
- Türkiye Kızılay Derneği gibi bölgede etkin olan kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar ile kamu kurum ve kuruluşları ile çalışılmalıdır.
e. Gelir ve Giderlerde Şeffaflık Olmalıdır
- Dernek gelirleri ve giderleri için dernekler mevzuatında düzenlenen gelir ve gider belgeleri kullanılmalı, para transferleri bankacılık sistemi üzerinden yapılmalıdır.
- Düzenlenen gelir ve gider belgelerinde kişilerin kimlik bilgileri ile belgenin diğer kısımları doğru ve eksiksiz doldurulmalıdır.
2. Uygulamaya İlişkin Tavsiyeler
Bu bölümde, STK’ların faaliyetlerini yürütürken Terör Faaliyetleri amacıyla suiistimal edilmelerini engelleyecek yöntemlere ilişkin örnek teşkil etmesi amacıyla, ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren derneklerin uyguladıkları yöntemlere yer verilmiştir.
a. Risk Analizi
Derneklerin yüz yüze oldukları TF risklerini anlamaları ve bu riskleri azaltmak için uygun tedbirleri almaları, derneğin gerçekleştirdiği faaliyetler ve bu faaliyetlerin nasıl ve nerede gerçekleştirildiği açısından önem arz etmektedir.
Dernekler yeni bir çevrede ya da yeni ortaklarla çalışmaya başlamadan önce kendi risk analizini gerçekleştirmelidir. Derneklerin kendi içerisinde risk değerlendirmeleri, kuruluşların karşı karşıya kalacakları terör istismarı dahil potansiyel riskleri azaltmaya yardımcı olmaktadır.
Risk analizi örnek uygulaması
- İç karışıklıkların yaşandığı bölgelerde acil durum yardımı ve bunun yanı sıra uzun vadeli toparlanma desteği sağlayan uluslararası bir insani yardım kuruluşu, faaliyet gösterdiği ya da faaliyet göstermeyi planladığı her bir coğrafi bölgedeki durumu ve riskleri değerlendirir.
- Kuruluş, bölgedeki güvenlik ortamının veya yardımın saptırılma riskinin yönetilemez olduğu bölgelerde faaliyet göstermez. Güvenlik durumu ve yerel dinamikler dünyanın bazı bölgelerini kuruluş için erişilmez kılar.
b. Hesap Verilebilirlik, Şeffaflık ve İyi Yönetişim
Dernekler için terör amaçlı istismarı engellemede en iyi yöntem iyi yönetişime, güçlü bir finansal yapıya, sağlam iç kontrol, finansal kontrol ve risk yönetim prosedürlerine sahip olmaktan geçmektedir.
Derneklerin bağışçıları, dernek tarafından yardım yapılan kişiler veya derneklerle yakından çalışan kişi ve kuruluşların güvenilirlikleriyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmaları önemlidir. Bu bilgiler, derneklerin fonların kaynağından emin olmak, birlikte çalıştıkları kişi ve kuruluşları tanımak ve ilgili riskleri tespit edebilmek ve yönetmek için uygulamaya yönelik atmaları gereken bir dizi adımdan oluşur.
STK’lar açısından özellikle yüksek riskli bölgelere yapılacak ayni yardımlara ilişkin hususlarda, malın temini tedarikçinin seçimi harcamaların gerçekleştirilmesi ile ilgili prosedürler hesap verilebilirliğin ve şeffaflığın sağlanması bakımından önemli hareketliliklerdir. Bu konunun istismar edilmemesi bakımından tedarik aşamasında yer alan çalışanlarla sıkı çalışma prosedürleri oluşturulmalıdır. Bu süreç etkililik verimlilik sürdürebilirlik ve kalite standartlarının sağlanması bakımından periyodik olarak gözden geçirilmelidir. Bunların finansman kaynakları kamuya hesap verebilecek şekilde açık olmalıdır. STK’lara yapılan bağışların yardıma dönüşmesi konusunda bağışçılar yardım sürecini takip edebiliyor olmalıdırlar.
STK’lar doğru proje, planlama, şeffaf finansal bildirim, düzenli proje bildirimi, mal alımına ve tedarikçilere yönelik standartlar ile çift denetim ve bağımsız bilgi kaynakları gibi işlevsel olarak elverişli sistemlere sahip olmalıdır. Fonların kullanımı sırasında suistimal söz konusu olduğunda takip edilecek açık bir prosedürleri olmalıdır. Ayrıca yardım için yapılan stokların dağıtımdan sonra uygun yöntemlerle düzenli envanter sayımı yapılmalıdır.
Bunlar dışında yardım kuruluşu toplumdaki etkin kişileri ve paydaşları insani yardımların başka amaçlara yönlendirilmesi ihtimalini azaltacak şekilde dağıtılmasının teminine yardımcı olmaları doğrultusunda çalıştırır. Yardım dağıtımını fiilen denetler ve yardımın başka amaçlara yönlendirilmesi ihtimalinin bulunması halinde yardımı durdurur.
STK tarafından hesap verilebilirlik, şeffaflık ve iyi yönetişim örnek uygulamaları
Örnek-1
- STK, önemli finansal, satın alma ve malvarlığı muhafazası işlemlerine yönelik sorumlulukları tek bir çalışana vermek yerine birçok çalışan arasında paylaştırılmaktadır. Bir mal alımı yapılırken satın alma talebinin oluşturulması, fiyat tekliflerinin toplanması, tedarikçinin seçilmesi, malın alınması ve ödeme, işlemleri farklı çalışanlar tarafından yerine getirilmektedir.
- Onaysız işlemlerden kaçınmak amacıyla her türden mali işlem sürecinin çeşitli aşamalarında satın alma talebini yapanın, onaylayanın ve finansal denetleyenin imzası aranmaktadır. Kuruluşun ayrıca, onay aranması gereken önemli işlemleri ve görevleri, işlemi onaylayacak yetkilinin kim olduğunu ve hangi derecede yetkili olduğunu ana hatlarıyla ortaya koyan bir belgesi vardır.
- Malvarlığının mevcudiyetini teyit etmek için düzenli kontroller yapılmakta ve bu kontroller nakit sayımını ve yıllık fiziki teçhizat envanterini içermektedir.
- Bütün finansal işlemler için bir çifte kontrol veya denetim sistemi kullanılmaktadır. Her finansal işlem, işlemi talep edenden farklı bir çalışan tarafından onaylanmakta ve işlemin finansal denetimi farklı bir çalışan tarafından yapılmaktadır. Buna ek olarak, kontroller ve bütün banka transferleri yapılırken iki imza gereklidir. Üst düzey yönetim tarafından aylık olarak bütçeye karşılık fiili harcama raporları hazırlanmakta ve denetlenmektedir.
- Kuruluşun bütün faaliyet programlarında takip etmek üzere; finansman, satın alma, idare ve varlık yönetimi alanlarındaki destek hizmetlerine yönelik usulleri gösteren el kitapları ve kılavuzlar bulunmaktadır.
- Denetim kurulu iç denetim görevini etkin şekilde yerine getirmekte, gerekli olması halinde uzmanlardan destek alarak derneğin defter ve belgelerinin denetimi sağlayarak, yönetim kuruluna ve genel kurula sunulmak üzere rapor hazırlamaktadır.
- Derneğin defter, belge ve her türlü kayıtları sorumlu kurul ve kişilerce muhafaza edilmektedir.
Örnek-2
- Bir insani yardım derneği temin edeceği mallar için farklı tedarikçilerden fiyat almıştır, düşük maliyetli ve yüksek kaliteli en iyi mal tercihini yapmıştır. Bu satın alma işlemi tek bir kişinin kontrolüne bırakmamış iş bölümü ile birçok çalışan arasında paylaştırmıştır. Satın alma işleminin gerçekleşmesi aşaması için sıkı onay mekanizması kurulmuş onaylayacak yetkili kişilerin onay vermeye uygun statüde kişiler olması sağlanmıştır. Ayrıca harcama gerçekleşmeleri kamu ile paylaşılmıştır.
Örnek-3
Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir dernek BM ile birlikte çalışırken hesap verilebilirliğin sağlanması için;
- Bütçesi ile uyumlu ve fizibilite çalışması yapmış buna yönelik değerlendirme ve gözden geçirme programı oluşturmuş ve ileriye dönük projelerle bağlantılı risk değerlendirmesi yapmıştır,
- Satın alma işlemlerine ilişkin sözleşme şartlarının uygulanmasını sağlamış, programın etkililiğine yönelik düzenli bildiriler yapmış ve destekleyici belgelerle bütçe sürecini kamuoyu ile paylaşmıştır.
- Bütün fonların hizmet veya insani yardım kalemlerinin hak sahibine teslimine kadar izlenebilmesini temin etmek üzere, finansal transfer işlemlerinin mümkün olduğunca büyük finansal kuruluşlar vasıtasıyla yapılması sağlanmıştır,
- Paydaşların defter tutma uygulamaları incelenmiş, bildirilen harcamaların doğruluğu ve yapılmasına izin verilen harcamaların birbirine uyup uymadığı kontrol edilmiştir. Genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uyum ve bağımsız yıllık denetimlerin yapılması gibi konularda özenli davranmıştır.
c. Üyeler ve Çalışanlar
Bilindiği üzere Dernekler Kanunu’nun 3. maddesinin 3. Fıkrasına 27/12/2020 tarihli değişiklikle “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş veya affa uğramış olsa bile; 7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında yer alan suçlar ile Türk Ceza Kanununda yer alan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından mahkûm olanlar derneklerin genel kurul dışındaki organlarında görev alamazlar. Dernek organlarına seçildikten sonra yukarıdaki suçlardan mahkûm olanların görevi sona erer. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı verildiği takdirde bu fıkra hükümleri uygulanmaz.” hükmü eklenmiştir.
Bu kapsamda; yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı verilen kişiler hariç olmak üzere, söz konusu suçlardan mahkûm olan kişilerin derneğin yönetim kurulu ve denetim kurulu gibi organlarına seçilmemesinin gerektiği, ayrıca dernek organlarına seçildikten sonra söz konusu suçlardan mahkûm olanların görevlerinin sona ereceğinin bilinmesi ve gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Üyeler ve çalışanların kontrol edilmesine yönelik uygulama örneği
- Yönetim Kurulu, ulusal ve uluslararası terörizmle ilişkili listelenen kişi ve kuruluşlar hakkında bilgi sahibidir. Üyelik işlemlerinde üye olacak kişilerin, çalışanların, bağış toplayanların ve gönüllülerin söz konusu listelerde yer alıp almadığına ilişkin gerekli kontrolleri yapmaktadır. Bu listeler Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) resmi sitesinde https://masak.hmb.gov.tr/bkk-ile-malvarliklari-dondurulanlar yer almaktadır.
d. Yapılan Yardımların Suistimal Edilmesinin Önlenmesi
Bir STK tarafından desteklenen ve finanse edilen meşru insani amaçlı programların teslim noktasında terörizmi desteklemek için manipüle edilebilmektedir. Örneğin çatışma bölgelerine veya yüksek risk arz eden bölgelere ulaştırılan gıda, nakit, medikal veya her türlü malzemenin terörist unsurlarca ele geçirilmesi riski bulunmaktadır. STK’ların bu kapsamda gerekli önlemleri almaları önem arz etmektedir.
Yapılan yardımların suistimal edilmesinin önlenmesi uygulama örneği
- Çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren bir kuruluş, fonların suistimal edilmesini önlemek amacıyla, bağışçıların ve paydaşların taranmasına yönelik kılavuzlar geliştirmiştir.
- Kuruluş, paydaşların terör örgütleriyle bağlantılı olmadığını ve insan haklarını ihlal ettiği tespit edilen veya ihlal etmekle suçlanan herhangi bir örgütten bağış almadığını, sözleşme yapmadığını, ortaklık kurmadığını ve hizmet paylaşımında bulunmadığını teyit eder.
- Kuruluş, paydaş kuruluşlar ve eğilimler hakkında, Interpol, BMGK gibi teşkilatların açık bilgi kaynaklarından ve başka ülkelerdeki yaptırımlar listesi gibi alanlardan araştırma yapar.
- Kuruluş ayrıca, muhtemel bir bağışçının olası ihlallerini başka bir kuruluşun bakış açısından öğrenmek için diğer uluslararası STK’lar ile işbirliği yapar.
e. Derneklerin Bankacılık İşlemleri
Derneklerin özellikle terörist eylemler amacıyla istismar edilmesinin önlenmesi bakımından fon hareketliliklerinin finansal sistem dahilinde gerçekleştirilmesi önemli bir konudur. Yasal finansal sistem üzerinde yapılan fon transferleri dernek yönetim ve denetim kurulunun, faaliyetlerinin şeffaf bir şekilde yapılıp yapılmadığı hususunda gerekli kontrolleri gerçekleştirmelerini sağlayacaktır. Ayrıca olası kamu denetimlerinde de hızlı bir şekilde yapılan harcamalara ilişkin belgelenmiş dokümanları iletebileceklerdir. En önemlisi ise faaliyetlerini finansal sistem üzerinden gerçekleştiren STK’lar fon akışlarındaki belirliliği ve bütünlüğü arttırdıkları için terör amaçlı istismar edilmeleri riskini azaltmış olacaklardır. Bu şekilde faaliyet gösteren STK’lar bağışçılar açısından daha güvenilir kuruluşlar olacaktır. Bankacılık sektörünün olmadığı yerlerde bilinen alternatif sistemlerini kullanmaları ve fonlarını korumak ve bu fonların nasıl ve ne zaman kullanıldığını göstermek için güçlü ilave kontrollerini kullanmaları önem arz etmektedir.
STKlar tarafından bankacılık sistemin kullanılmasının önemine ilişkin uygulama örnekleri
Örnek 1
- Dernek mümkün olduğunca normal bankacılık mekanizmalarını kullanarak para transferi gerçekleştirmektedir. Bağışlarını Dernek tüzel kişiliğine ait kurumsal banka hesapları üzerinden toplamakta ve yapılan yardımları ve ilgili harcamaları da yine bankacılık üzerinden iletmektedir.
Örnek 2
- İnsani yardım amaçlı kurulan bir dernek Suriye ve çevre bölgelerdeki sivillere ulaştırılmak üzere bir yardım kampanyası düzenlemiştir. İşlemleri gerçekleştirecek olan bankalara işlemin amacıyla ilgili ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuş ve işlem hakkında bilgi sahibi olan ve gerektiğinde ek bilgi verilmesinde yardımcı olabilecek bir dernek personelinin iletişim bilgileri verilmiştir.
- Bunun dışında banka ile yardıma ilişkin her türlü özel veya genel izne ilişkin bilgiler paylaşılmıştır. Böylelikle banka ile yapıcı bir iş ilişkisi geliştirilerek bankanın derneğe ilişkin iş ve işlemleri gerçekleştirme bakımından de-risking uygulamasının önüne geçilmiş hem de banka ile güvenli bir ilişki kurularak söz konusu tutarın kayıtlı bir bankacılık sistemi aracılığıyla toplanması sağlanmıştır.
f. Gelirlerin Dernek Amacı Doğrultusunda Kullanılması
Dernekler yurt içi ve yurt dışından yapılan bağış/yardımlar ile diğer dernek gelirlerini tüzüğünde belirtilen amaç kapsamında kullanmalı ve bunu ispatlayabilmelidir.
Örnek
- A İnsani Yardım Derneği amacına uygun hazırladığı projeler için B Uluslararası Yardım Kuruluşundan mali yardım almaktadır.
- Dernek; sağlanan mali yardımı mevzuatta öngörülen usul ve esaslara uygun olarak harcamakta, belgelendirmekte ve kaydetmektedir.
- Gerçekleştirilen faaliyetlerin tamamı açıklanabilir ve belgelendirilebilir olmasının yanında Dernek tüzüğünde belirtilen amaca uygun olarak gerçekleşmektedir.
- Derneğe merkezi yurt dışında bulunan C kuruluşunca, Derneğin otorite boşluğu bulunan bölgelerde gerçekleştirdiği faaliyetler için mali yardım teklifinde bulunulmuş ancak yapılan harcamaların C kuruluşunun taleplerine uygun gerçekleştirilmesi istenilmiştir. Dernek tarafından açık kaynaklardan yapılan araştırmada C kuruluşu hakkında olumsuz haberler bulunduğu görülmüş, taleplerin terörist gurupların destekleme amacı güden şüpheli işlemler içerdiği kanaati oluşmuş ve iş birliği teklifi kabul edilmemiştir.
g. Sahada Gerçekleştirilen Faaliyetlerin Dernek Yönetim Kurulunca İzlenmesi
Yurt dışında otorite boşluğu olan bölgelerde insani yardım faaliyetinde bulunan derneklerin faaliyet alanları geniş coğrafi bölgeleri kapsayabilmekte ve bu faaliyetlerini yerel çok sayıda çalışan ile gerçekleştirebilmektedir.
Otorite boşluğu-iç karışıklık durumu bulunan coğrafi bölgelerde istihdam edilen yerel personelin görev tanımına uygun olarak dernek kaynaklarını kullanıp kullanmadığı, yardımları önceden belirlenen kurallar çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırıp ulaştırmadığı dernek tarafından güvenilir olarak değerlendirilen ve görevlendirilen kişiler tarafından sahada denetlenmelidir.
Dernek yönetim kurulunca görevlendirilecek personelin güvenilir kişilerden seçilmesi ve gerçekleştirilen faaliyetlerin dernek amacına uygun olup olmadığının takibi dernek yönetim kurulunun sorumluluğu altındadır. Konusu suç teşkil edecek işlemlerin bulunması durumunda dernek karar organı olarak yönetim kurulunun da sorumluluğunun bulunduğu unutulmamalıdır.
Yardım götürülen yerlerde yapılacak olan yardımın dağıtımının önemine binaen yüksek riskli bölgelerde kontrolün sağlanması bakımından paydaş kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır. Bu paydaş kuruluşlarla dağıtımın terörist gruplarca kullanılmasının önlenmesi için dağıtım planı, ödeme şartları ve dağıtıma ilişkin sorumlulukları içeren yazılı bir anlaşma imzalanır. Bu yazılı anlaşma bu yardımın bir şekilde terörist gruplarca kullanılmasına sebebiyet verecek işlemleri yasaklıyor olmalıdır, yardım yapılacak kişilerin ülkece veya uluslararası alanda terörist faaliyetleri dolayısıyla listelenmemiş kişilerden seçilmesi hususunu içermelidir. Ayrıca yardım yapılan kişilerin herhangi bir terör örgütünün veya silahlı grupların yaptığı yönlendirmeleri ve müdahaleleri mutlaka bildirmesi yükümlülüğünü ifade etmelidir.
Sahada Gerçekleştirilen Faaliyetlerin Dernek Yönetim Kurulunca İzlenmesine İlişkin Uygulama Örneği
- A İnsani Yardım Derneği yurt dışında otorite boşluğu bulunan bölgelerde gerçekleştirdiği faaliyetlerin ve çalışan personelin izlenmesi için yönetim kurulu üyelerinin bir kısmı ile dernek merkezinde çalışan güvenilir personeli arasından saha denetim ekibi oluşturmuş, ekip arasında görev paylaşımı yapmıştır. Saha denetim ekibinin üyeleri yapılan plana uygun olarak kendileri için belirlenen tarihlerde saha denetimi yapmakta tespitlerini görsel dokümanlarla da destekleyerek raporlaştırmakta ve yönetim kurulu toplantılarında raporlarının sunumunu yapmaktadır.
- Yapılan sunumlarda tespit edilen eksiklikler değerlendirilerek doğru uygulama yöntemleri geliştirilmektedir.
3. Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlar İçin En İyi Uygulamalar Kontrol Listesi
Dernek faaliyetleri çerçevesinde yapılan iş ve işlemlerin en iyi uygulama örneği olarak değerlendirebilmesini teminen aşağıda yer alan kontrol listesi kullanabilir.
Ayrıca iyi uygulama örneği olarak diğer derneklerle paylaşılabilecek uygulamalar Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ile de paylaşabilir.
Finansal Yönetim
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun, finansal kaynaklar için amacıyla/misyonuyla uyumlu programları ve hizmetleri destekleyen iyi bir finansal planı vardır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, hem yönetim kurulu hem de muhasebeci tarafından gözden geçirilen finansal tabloları düzenli olarak hazırlar ve inceler. (Bu bölümün sonundaki Finansal Yönetim Standardı için Gerekli Belgelere bakınız)
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, kar amacı gütmeyen kuruluşun ihtiyaçlarını ve hedeflerini yansıtan stratejik bir bütçeleme sürecinden faydalanır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş yıllık bir bütçe geliştirir ve herhangi bir değişikliği tespit etmek/değerlendirmek/cevaplamak için bütçeyi düzenli olarak takip eder.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, özellikle karar alma amaçlarına yönelik olarak, yönetim kurulu ve bağış yapanlar gibi ilgili taraflara finansal bilgiler sağlar.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş çeşitli kaynaklara sahiptir; kamu ve özel finansman getirilerinin bileşimini asgari yıllık bazda analiz eder; çeşitli gelir kaynaklarına ilişkin gelecekteki kazançları ve kayıpları tahmin eder; ve bu kaynaklardan herhangi birinde beklenmedik azalmalara ve artışlara karşılık vermek için bir acil durum planı bulunur. (Finansal durumunuzu etkileyebilecek bilinen olaylar var mıdır?)
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun borçları aktif varlıklarını aşarsa (cari gelir ve gider tablosu bir açık verir) bu borçları azaltmak için gerçekçi bir planı vardır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, faaliyetler ve hedefler içeren gerçekçi bir kaynak yaratma planına sahiptir.
(Kaynak yaratma planındaki hedefler açık bir biçimde yıllık bütçeye bağlı mı? Kaynak yaratma konusunda birincil sorumluluğu olan personel ve gönüllüler belirlenmiş mi? Kaynak yaratmadan kimin sorumlu olduğundan ve o kişinin rolününün açıklanabildiğinden emin olunmalıdır)
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, tüm finansal işlemleri yöneten resmi iç kontrollere sahiptir.
(Kar amacı gütmeyen kuruluşun, çeklerin alınması, kaydedilmesi ve yatırılması, satın alma, gider hesapları ve üst düzey personel ve yönetim kurulu gözetiminde tazminat ile ilgili sorumlulukların ayrılmasını yöneten yazılı politikaları mevcut mu?)
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, normal işlemler için yeterli nakit akışına sahiptir.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, 120 gün veya daha eski süreli alacak hesaplarının% 50’sinden azına sahiptir.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, cari yıl harcamalarına finansal destek sağlamak için kısıtlanmış fonları kullanmaz.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun, bir bağışın gerektirdiği tüm nakit ve ayni eşleşmeleri karşılamaya yönelik özellikli planları vardır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, finansal durum, gelir ve gider tablolarını içeren bir yıllık rapor hazırlar ve bu yıllık raporu ilgili kişi ve paydaşların erişimine sunar.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, kredi limitleri, bağış fonları ve diğer teminatlı/ teminatsız fonların (mevcut ise) yönetilmesinde yönetim kurulu politikalarına ve yönergelerine sahiptir ve bunlara uyar.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun, fonların beklenmedik giderleri karşılamak için nasıl belirlendiğini ve mali yılın sonunda harcanmamış gelirlerle ne yapmayı planladığını açıklayan yazılı bir Rezerv Politikası vardır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, nakit veya nakit eşdeğeri sınırsız varlıklara ilişkin olarak en az 60 günlük işletme rezervine sahiptir.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun ölçülebilir hedeflerini, son teslim tarihlerini ve sorumlu taraflarını içeren bir kalkınma planı vardır ve hedefler doğrudan yıllık bütçeye bağlıdır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, hibe raporlaması ve paydaş/kamusal hesap verme sorumluluğu için kullanılabilecek program ve hizmetlerinin her birinin etkisini ölçmek ve raporlamak için kullanılan iyi geliştirilmiş ve kapsamlı bir değerlendirme sistemine sahiptir.
- Yönetim kurulunun %100’ü kar amacı gütmeyen kuruluşa finansal olarak katkıda bulunur.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun bilgisayar ortamında bir muhasebe sistemi vardır.
Finansal Yönetim Standardı için gerekli belgeler:
- Mevcut bilanço
- Mevcut harcamalar ve gelirler ile bütçeyi karşılaştıran güncel mali tablo
- Mevcut bütçe
- Fon toplama planı
- Mevcut denetim veya bağımsız inceleme
Opsiyonel belgeler:
- Finansal politika ve prosedürler
- Fon toplama politikaları
Yönetim ve Operasyonlar
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun aktif ve bağımsız bir yönetim kurulu organı vardır.
(Kurul üyelerinin çoğunluğunun kar amacı gütmeyen kuruluşun çalışanlarından ya da çalışanların veya diğer kurul üyelerinin aile üyelerinden oluşmaması kurulun bağımsız olduğu anlamına gelir.)
- Yönetim kurulu bütçe önceliklerini belirler, mali yılın başlamasından önce yıllık bütçeyi kabul eder ve kar amacı gütmeyen kuruluşun yıllık hedef ve amaçlarını gerçekleştirebilmesi için kaynakları güvence altına almak amacıyla bir fonlama planı kabul eder.
- Kurul kararları yönetim kurulunun politika belirlediğini, kaynakları biriktirdiğini, ihtiyaçları değerlendirdiğini ve programları onayladığını/oluşturduğunu göstermektedir.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun yöneticisi yönetim kurulu tarafından seçilir ve her yıl değerlendirilir. Yönetici yönetim kuruluna rapor verir.
- Yönetim kurulunun üyelik, yapı ve usulleri kar amacı gütmeyen kuruluşun görevlerini etkili bir şekilde yerine getirmesini sağlayacak şekilde tasarlanır.
- Yönetim kurulu, görevlerini yerine getirmesi için gereken farklı bilgi, beceri ve tecrübelere sahip üyelerden oluşur (Örneğin, avukat, muhasebeci, fon toplama uzmanı, halkla ilişkiler).
- Kurulun her bir üyesi kar amacı gütmeyen kuruluşun misyonunu bilmekte ve açıkça ifade edebilmektedir. Kurul, kar amacı gütmeyen kuruluşun misyon belgesini düzenli olarak inceler, gerektiğinde gözden geçirerek genel kurula değişiklik önerisinde bulunur ve her programın hedeflerinin misyonla tutarlı olmasını sağlar.
- Kurul, kar amacı gütmeyen kuruluşun mali tablolarını düzenli olarak inceler, tartışır, sorgular, ilgilenir ve görüşür. Başka bir ifadeyle kuruluşun finansal sağlığının sorumluluğunu üstüne alır.
- Kurul gerçekçi ve iyi düşünülmüş bir bütçe hazırlar ve onaylar. Kurul, kar amacı gütmeyen kuruluşun yükümlülüklerini karşılayacak nakit akışını gerçekçi bir şekilde planlamasını ve izlemesini sağlar.
- Yönetim kurulu olağan toplantıları arasında ve kurulun tamamının bir araya gelemeyeceği hallerde önemli konularda karar almaya yönelik prosedürlere sahiptir.
- Yönetim kurulu her 2-5 yılda bir, personelin iç ve dış koşulları belirlediği çok yıllık planlama sürecine katılır. Yönetim kurulu planı onaylar ve ilerleyişini yıllık olarak inceler.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun yönetim kurulu üyeleri için bir çıkar çatışması politikası vardır (kar amacı gütmeyen kuruluşla izinli ve yasak finansal veya kişisel ilişkiler, kar amacı gütmeyen kuruluşun işlerinde her türlü finansal çıkarın beyanı ve kurul üyelerinin oy kullanmaktan kaçınması gereken durumlar da dahil). Çıkar çatışması belgesi her yıl her bir kurul üyesi tarafından imzalanır.
- Kurul, kar amacı gütmeyen kuruluşun finansal durumunu ve programlarını etkili bir şekilde izlemeye yeterli olacak sıklıkta, yılda en az dört kere toplanır.
- Kurulun, kar amacı gütmeyen kuruluşun misyonunu etkili bir şekilde izlemek ve yerine getirmek için gerekli alt komiteleri vardır.
- Kurul toplantılarına katılım sayısı iyi düzeydedir ve düzenli olarak toplantı yeter sayısına ulaşılır.
- Kurul ve alt komite tutanakları diğer standartlarla eşleşen taahhüt ve kararları(başka ifadeyle bütçenin kabulü, denetimin incelenmesi, CEO’nun değerlendirmesi) ve kurulun önemli tedbirlerini yansıtır.
- Kurul, bir stratejik planlama belgesinin oluşturulması için liderlik yapmış ve belgeyi onaylamıştır. Belgenin desteklenmesi ve izlenmesine ilişkin sorumluluğu üstlenmiştir.
- Kurulun Yönetici Müdürle güçlü bir ilişkisi vardır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun misyon ve programları göz önünde alındığında, kuruluşun yönetim kurulu, çalışan ve gönüllü yapısı, yeterli büyüklüğe ve temsile sahiptir.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, işlerin uygun şekilde gerçekleştirilmesi için çalışanlara ve gönüllülere yazılı görev tanımları ve gerekli kaynakları sağlamaktadır.
- Yönetici Müdürün yokluğunda sorumlu olacak bir kişi belirlenmiştir ve üst düzey yönetime ilişkin bir haleflik planlaması mevcuttur.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş, çalışanların ihtiyaç duyulabileceği her türlü mesleki yükümlülük sigortasını, bina sigortasını ve müdür ve yetkili sigortalarını kapsayan bir sigortaya sahiptir.
- Her bir kurul üyesi kar amacı gütmeyen kuruluşun tüzüğünün bir örneğine sahiptir ve bunlara uygun şekilde faaliyet gösterir. Tüzük kar amacı gütmeyen kuruluşun amacını/misyonunu açık bir şekilde belirtir.
Kar amacı gütmeyen kuruluşun tüzüğü aşağıdakileri içerir:
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun açıkça belirtilen amacı/misyonu
- Yönetim kurulunun ömür boyu devam eder hale gelmesini önleyecek şekilde üyelere ilişkin görev süreleri
- Daimi komitelerin tanımları
- Toplantı ve karar yeter sayısı şartları
- Kurul üyelerinin ve yetkililerin seçimine ilişkin prosedürler
- Açık kadroların doldurulmasına ilişkin prosedürler
- Tüzüklerin değiştirilmesine ilişkin prosedürler
Yönetim ve Çalışma Standardı için Gerekli Belgeler:
- Tüzükler
- Yönetim kurulu kadrosu (yetkililerini, kuruldaki yıllarını ve mevcut dönemin başlangıç ve bitiş tarihini belirtir)
- Kar amacı gütmeyen kuruluşun organizasyon şeması
- İhtiyaç duyulduğunda ibraz edilebilecek şekilde kaydedilen ve saklanan kurul kararları
- Ana kuruluşla yapılan yönetim anlaşması (mevcut ise)
Kar amacı gütmeyen kuruluşun misyonu:
- Kar amacı gütmeyen kuruluş varoluş nedenini açıkça ifade eden yazılı bir misyona sahiptir.
- Misyon toplantılar, yıllık rapor, internet sitesi vb. yoluyla kar amacı gütmeyen kuruluştaki tüm paydaşlara açık bir şekilde aktarılmakta ve tüm paydaşlarca anlaşılmaktadır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş gelecek için açık ve tutarlı bir yazılı plana, diğer bir deyişle iyi tanımlanmış, ölçülebilir ve başarılabilir hedeflere, eylem adımlarına ve sürelere sahip 3-10 yıllık bir eylem stratejik planına sahiptir.
- Stratejik plan personele ve kurula aktarılmıştır, bunlar tarafından iyi bilinmektedir ve iyi anlaşılmıştır.
- Stratejik plan başarılacak işin ana hatlarını ortaya koyan gerçekçi ve ayrıntılı bir yıllık planla desteklenmektedir ve yıllık plan faaliyetleri yönetmede kar amacı gütmeyen kuruluşun tüm seviyelerinde tutarlı bir şekilde kullanılmaktadır.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş programlarının ve hizmetlerinin etkililiğini ve etkisini ölçme ve değerlendirmede kullanılan iyi geliştirilmiş ve kapsamlı bir değerlendirme sistemine sahiptir.
- Kar amacı gütmeyen kuruluş performans ve ilerlemeyi ölçmek için sürekli olarak veri toplamaktadır ve bu veriler düzenli olarak analiz edilmekte ve bağış raporları, yıllık raporlar, internet sitesi, vb. yoluyla paydaşlara bildirilmektedir. (Derneklerin Terörizmin Finansmanı Olarak Kullanılmasının Önlenmesine Yönelik İyi Uygulamalar Rehberi)
D. Terör Örgütleri Tarafından Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşların Kullanılması
Terörün finansmanı ile mücadelenin önem kazanmasındaki bir diğer faktör, kâr amacı gütmeyen kuruluşların yoğun olarak kullanılmaya başlanmasıdır.
Terör örgütleri, hayır kurumu adı altındaki kuruluşlar aracılığı ile kişilerin dini, etnik veya coğrafik bağlarını kullanmak suretiyle önemli miktarda gelir elde etmektedir. Amerika’da kurulu bir derneğin 2000 yılında 13 milyon dolar fon sağladığı ve bunu ilişkili olduğu terör örgütüne ilettiği iddia edilmektedir.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşların kullanılması ve bu yolla terörün finanse edilmesi, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından da yoğunlukla tercih edilen bir finansman yöntemidir. Öyle ki; PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün, çoğunluğu Avrupa ülkelerinde olan ve suç şebekesi şeklinde faaliyetlerde bulunan 400’den fazla örgüt aracılığıyla kendisine politik, mali ve lojistik destek sağladığı ve örgütün cephe yapılanması olarak adlandırılan kanadının, yurtiçi ve yurtdışında oluşturduğu yasal görünümlü kuruluşlar vasıtasıyla vatandaşlardan büyük paralar topladığı ileri sürülmektedir.
PKK aynı zamanda kâr amacı gütmeyen kuruluşları aklama faaliyetleri amacıyla da yoğun olarak kullanmaktadır. Belçika’da gerçekleştirilen 1997 Sputnik Operasyonu, örgütün uyuşturucu parasını nasıl akladığının küçük bir örneği olarak görülebilir. PKK uyuşturucudan elde ettiği gelirleri Londra, Paris, Brüksel ve diğer Avrupa şehirlerinde kurulmuş olan görünüşte kültür, kadın ve benzeri derneklerine bağış, yardım gibi adlarla aktarmıştır. Bu paralar belli hesaplarda toplanmış, daha sonra aklanmış olan paralar MED-TV, silah alımı, militan yetiştirilmesi ve diğer işlere harcanmak üzere kanun uygulama birimlerinin dikkatini çekmeden terör örgütüne aktarılmıştır. (Aklama Ve Terörün Finansmanı İle Mücadelenin Küresel Boyutu Rehberi)
E. Yasadışı Örgütler Tarafından Derneklerin İstismar Şekilleri
Derneklerin terörizmin finansmanı amacıyla farklı şekillerde kötüye kullanılması söz konusu olabilmektedir. Bunların bilinmesi, bu yolla sağlanan terörist fonların tespiti açısından önemlidir. Genel anlamda bu kuruluşlar üç şekilde kötüye kullanılmaktadır:
- Fonların Bir Kısmının Dolandırıcılık Eylemleri İle Terör Örgütlerine Aktarılması: Örneğin kimsesiz çocuklar için para toplama faaliyetinde bulunan bir derneğin söz konusu yasal faaliyeti sürdürürken bu faaliyete ilişkin masraf kalemleri sahte fatura ve belgelerle şişirmek suretiyle bağış ve yardım gelirlerini örgüte aktarabilir. Böylece söz konusu kuruluş, sistem içerisinde saygın görünümle bağışta bulunanların güven duygularını suistimal ederek devam eder.
- Derneklerin Maske Olarak Kullanılması: Dernekler tamamen terör örgütü üyelerince oluşturulmuş olup, paravan olarak kullanılmaktadır, Böylece söz konusu kuruluş kolluk ve diğer yetkili birimlere karşı yasal bir yapıya girmiş olur. Bu kapsamdaki kuruluşlar, finansörlerle teröristler arasındaki mali bağlantıyı kaldırmak suretiyle bağışta bulunanlarla operasyonel hücreler arasında köprü vazifesi görür.
- Derneklerin Sömürülmesi: Söz konusu durumda, dernekler kuruluş amacına uygun olarak faaliyet gösterir. Fakat faaliyet alanı, bağışların hangi işler için ve kimlere yönelik olarak kullanılacağı terör örgütlerince belirlenir. Örneğin: Kimsesizlere veya yoksullara yardım amacıyla kurulmuş bir dernek bu amaç doğrultusunda yardım toplar. Ancak topladığı yardımları sadece terör örgütlerince belirlenmiş terör örgütüne eleman, lojistik destek temin eden, yardım ve yataklık yapan kişilere yönlendirir. (kaynak)
Sonuç
Kar amacı gütmeyen kuruluşların terörizmin finansmanı amacıyla farklı şekillerde kötüye kullanılması söz konusu olabilmektedir. Bu kapsamda STK’ların terörizmin finansmanı olmasını önlemek amacıyla ulusal ve uluslararası çapta birçok düzenleme getirilmiş olup; STK’ların terörizme finansman (TF) sağlamak için kullanılma riskine karşı kendilerini korumalarına yardımcı olmak amacıyla ulusal ve uluslararası alanda yayınlanan mevzuat, rehberler, kılavuzlar uyarınca belirtilen çeşitli önlemleri almaları ve faaliyetlerinin terörist unsurlarca kullanılma riskini azaltmaları gerekmektedir.
Diğer yazılarıma aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
https://www.eralp.av.tr/e-posta-kaynakli-veri-ihlalleri-ve-cozum-onerileri/