n davacının kusuru ile ele geçirildiği ispat edilememiştir. Bu durumda zararın tamamından davalı banka sorumludur.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.10.2008 tarih ve 2007/99-2008/553 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muktedir Lale tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davalı bankanın Perpa Şubesinde hesapları bulunan müvekkillerinin hesaplarından bilgileri ve talimatları dışında internet bankacılığı yoluyla paralarının çekildiğini, dava konusu olaya davalının özen eksikliğinin neden olduğunu ileri sürerek, şimdilik 81.150.-YTL’nin temerrüt faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili bankanın internet bankacılığı hizmetinin uluslararası alanda kabul edilen güvenlik standartlarında olduğunu savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu olayda davacıların 2/3 oranında davalı bankanın ise 1/3 oranında müterafık kusurunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karan, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan hesapta bulunan paranın davacıların bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Bankalar kendilerine yatırılan paralan mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür ( 4491 Sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi ). Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. BK. 306 ve 307. maddeler uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı yasanın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasan mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafık kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.

Somut olayda mahkeme, benimsediği bilirkişi raporu ile davacıların internet bankacılığında kullandığı kişisel bilgilerini koruyamadığı gerekçesiyle meydana gelen zararda 2/3 oranında kusurlu olarak kabul etmiştir. Oysa davacılara ait para, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile hesaptan davalı bankadaki başka bir hesaba havale edilmiş olup, bu durum davalı bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, ispat yükü kendisinde olan davalı banka davacılara vermiş olduğu şifre ve parola gibi kişisel bilgilerinin davacıların kusuru ile ele geçirildiğini kanıtlayamamış olup, bilirkişilerin bu konuda davacıların kusurlu olduğuna ilişkin görüşleri somut bir kanıta da dayanmamaktadır. Bu itibarla davalının meydana gelen zararın tamamından sorumlu olduğu açıktır.

Bu itibarla, mahkemece davacıların hesabından çekilen tüm tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 20.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.