DAVA : Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine; sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve hakaret suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : A ) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanık müdafiinin, sanık hakkında 05.01.2012 tarihli hükümle tesis edilen ve ancak gerekçesine yönelik olarak temyiz edilebilecek olan beraata ilişkin hükmü gerekçesine değinmeksizin temyiz ettiği ve beraat hükmünü temyiz etmesinde sanığın hukuki yararı da bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,

B ) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,

Oluşa ve kabule göre; sanığın, resmi nikahlı eşi olan katılan B. ile aynı konutta yaşadıkları sırada, açık olan bilgisayar ekranında gördüğü, katılan ve katılanın bir bayan öğrencisinin birbirlerine gönderdikleri elektronik iletileri okuması sonucu aldatıldığını düşünerek, katılanın elektronik posta adresindeki bu elektronik iletileri, taşınabilir belleğine aktardıktan sonra, katılanla aralarında henüz boşanma davası açılmadığı ve fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, katılana ait facebook adresinin daha önceden bildiği internet şifresini, hakkı bulunmadığı halde kullanmak suretiyle bilişim sistemindeki katılana özel kısma girip, katılana ait oturumda, söz konusu elektronik iletilerin içeriğini, “B.’nın bir bayan öğrencisine yazdığı duygusal mektuplar” başlığıyla beraber başkalarının görgüsüne sunacak kadar süreyle hukuka aykırı olarak sistemde kalmaya devam etmesinin ardından, katılanın bu yazıları sistemden kaldırma olanağını ortadan kaldırmak amacıyla, katılanın facebook’a girişi sırasında kullandığı elektronik posta adresini değiştirip, başka bir elektronik posta adresi oluşturarak, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişememesine sebebiyet verdiği olayda,

1- Sanığın oluşa uygun sübut bulan katılanın bilişim sistemine girişi sırasında kullandığı elektronik posta adresini değiştirip, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişimini engellemek biçimindeki eyleminin, TCK’nın 244/2. maddesinde tanımlanan sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu oluşturacağı ve anılan madde gereğince sanığın cezalandırılmasına karar verildiği halde, kararın gerekçesinde, “… sanığın eyleminin TCK 244/1 maddesindeki suçu oluşturduğu kanaati ile sanığa eylemine uyan suçtan ceza verilmiş…” ibarelerine yer verilerek, gerekçeyle hükmün karıştırılması,

2- Sanığın, “B.’nın bir bayan öğrencisine yazdığı duygusal mektuplar” başlığıyla beraber daha önce temin ettiği elektronik iletilerin içeriğini facebook’ta yayımlaması biçiminde kabul edilen eyleminde, sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verildiği nazara alınarak yapılan değerlendirmede, hakaret suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği gözetilmeden, “… sanığın kastının katılanı küçük düşürmek olduğu, buna ilişkin de ayrıca dava açıldığı anlaşıldığından sanığa hakaret suçundan ceza verilmiş ancak TCK.’nun 132/2. maddesinden açılan davada sanığın üzerine atılı suçu işleme kastının bulunmadığı vicdani kanaatle sanığın bu suçtan beraatine karar verilmiş,…” biçimindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçelere dayalı olarak sanığın hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de:

1- Hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen eylemin, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığa tayin olunan temel cezada, TCK’nın 125/4. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik cezaya hükmedilmesi,

2- Katılanın uzlaşmak istememesi sonucu uzlaşmanın sağlanamadığı ve sabit görülen suçların işlenmesiyle ortaya çıkan maddi bir zararın belirlenmediği olayda; geçmişi, suç işleme eğilimi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarından dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezalarında indirim yapılan, kişilik özellikleri olumlu değerlendirilerek, suçları işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluştuğu belirtilip, hükmedilen hapis cezaları ertelenen sabıkasız sanık hakkında, katılanın, “benim bu olaydan doğan maddi bir zararım; bu olaydan kaynaklanan avukatlık masrafları ile gidiş dönüş masraflarımdır.” biçimindeki beyanı nazara alınıp, zararın giderilmediğinden bahisle, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

3- Vekalet ücretinin katılan yerine davanın tarafı olmayan vekili lehine hükmedilmesi, kanuna aykırı,

4- Karar tarihinden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a ) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b ) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c ) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü ve TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 125/1. maddesinde öngörülen ceza miktarına göre, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326 /son maddesi uyarınca hakaret suçundan hükmedilen ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.